24 Mayıs 2010 Pazartesi

SABREDENLER KURTULUŞA ERENLERDİR


Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz. (Al-i İmran Suresi, 200)

Sabır, bir Müslümanı karanlıktan nura çıkaracak bir yol, insanı eğitip onu güzelleştiren, onu cennete yaklaştıran bir güzel ahlak örneğidir. Kuran’da anlatılan gerçek sabır, sadece zorluklar karşısında değil, hayatın her anında yaşanan, sürekli olarak gösterilmesi gereken bir mümin özelliğidir. Gerçek sabır, zorluklarda olduğu kadar, Allah (c.c) rızası için yapılan ve ahirete yönelik olarak gösterilen her güzel davranışta da bir kararlılık ve istikrar içinde olmayı, bunlardan bir ömür boyunca taviz vermemeyi gerektirir.

Kuran’da haber verilen peygamberlerin yaşamları, bir Müslümanın göstermesi gereken sabrın en önemli örnekleridir. Peygamberler, yaşamları boyunca Allah (c.c)’ın dinini anlatma, güzel ahlakı yaşama ve kendilerine vahiy edilenleri uygulamaktan taviz vermeme konusunda sabır göstermişlerdir. Yaşamları boyunca Allah (c.c)’a sadakat göstermiş, Yüce Rabbimiz’in rızasını kazanabilmek amacıyla sabretmiş mübarek insanlardır. Allah (c.c) için yaşayan, Allah (c.c)’a salih bir kalple yönelen bir insan için göstermesi gereken sabır ve tevekkül örnekleri, peygamberlerin yaşamlarında sürekli olarak tecelli eden iman alametleridir.

İnsanların çoğu için sabır, şartlar zorlaştığında veya artık yapacak başka bir şey kalmadığında gösterilmesi gereken bir özelliktir. Ancak bu insanların “sabır” zannettikleri şey, aslında olaylara veya kişilere karşı “tahammül etmektir”. Tahammül eden insan, genellikle başına gelen olayı Allah (cc)’ın bir hikmet üzere yarattığının ve bunun mutlaka hayır ile sonuçlanacağının farkında değildir. İşte bu nedenle sıkıntı duyar, olayları kendisinin çözmesi gerektiğine inanır ve sürekli endişe içinde olur. Tahammülün gerektirdiği şey ise, sürekli olarak olumsuz bir ruh hali, şikayet ve huzursuzluktur.

Oysa Allah (c.c) rızası için yaşayan bir insan için sabır, bir güzelliktir. Tıpkı Hz. Eyüb’ün başına gelen hastalık ve zorluğa güzel bir sabır ile sabretmesi gibi, mümin zorluk karşısında yalnızca Allah (c.c)’a yönelir, her olayın hayırla yaratıldığını bilir ve her zaman O’na tevekkül eder.

Dünya hayatı, bir imtihan yeridir ve bir mümin imtihana tabi olduğu bu süre boyunca Kuran’da bildirilen bu güzel sabrı mutlaka göstermekle sorumludur. Çünkü müminin asıl hedefi ahirettir. Bu dünya hayatının kısa bir süre sonra sona ereceğini ve kendisini sonsuz güzelliklerin beklediği bir cennet hayatının varlığını bilerek hareket eder. Dünya’daki kısa bir zaman için onun gösterdiği sabır, Yüce Allah (c.c)’ın Katında artacak bir güzellik, ona sonsuz cennetin kapılarını açacak çok büyük bir nimettir. Allah (c.c) rızası için sabredenlerin cennet ile ödüllendirileceklerini Allah (cc) ayetlerinde şu şekilde bildirir:

Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel. (Rad Suresi, 24)

İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar. (Furkan Suresi, 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder